top of page

Fassbinder ile tanışmak


Angst Essen Seele Auf başlayan tanışıklığımız, Martha ile devam etti. Her iki film de Fassbinder skalasında daha az önemli filmler kategorisinde bulunsa da, nasıl film yaptığını, kafasını nelere taktığını anlamak için yeterli bir deneyim sunuyor. İlk filmde Fassbinder 70'lerin Almanya'sında Fas'lı bi göçmen ile kendinden yaşça büyük Alman bir kadının ilişkisini anlatıyor. Dönemin Almanya'sı için oldukça provokatif denilebilecek bir vurguyla. Bir Faslı ile beraber olduğu için işyerinde, yaşadığı yerde dışlanıyor, sosyal baskıya maruz kalıyor. Birbirine olmadık zamanlarda sığınmış bu iki insanın garip öyküsü, aynı zamanda Alman toplumunun göçmenlere karşı tutumuna bir eleştiri görevi görüyor. Ama yine de, Fassbinder'in sorduğu soru çok net, ve hala geçerliliğini koruyor: bu 'tuhaf' kontrast karşısında, sizin tavrınız nedir? Mat renkli, kocaman, 30larında bir Faslı adamla, 50lerinde, mavi gözlü, küçümen bir kadını dansederken görmek, sizde de bir tuhaflık duygusu uyandırıyor mu? Bunu konuştuğumuza göre demek ki uyandırıyor. Demek ki Fassbinder doğru bir soru sormuş zamanında. Bugün, hala, her yerde, binlerce insan, bu keskin konformizmin kurbanı oluyor. Hatta filmde, karakterlerin kendileri bile...

Martha ise kadın erkek ilişkisi, ataerkil bir toplum ve bunların topyekün eleştirisini sunuyor. 31 yaşında olmasına rağmen hiç bir cinsel deneyim yaşamamış, çocuksu Martha, babasının ölümünden çok, çantasının çalınmasına üzülüyor, ve akabinde ilk sigarasını içiyor. Lakin bu sigara özgürlüğü onu kafasındaki geleneksel örgülerden kurtaramıyor, ve sadist bir adamla, evleniyor. Onu aşağılayan, kitap, müzik, mobilya zevklerine açık şekilde iğrenç diyen bir adamın isteklerine boyun eğiyor. Yine de kafasında oluşan soruları engelleyemiyor. Arkadaşıyla evlilik hakkında konuşurlarken, evliliğin, daha doğrusu kocasının garip olduğunu söylüyor martha. arkadaşının cevabı, filmin eleştirisi özetliyor içinde: biraz zaman ver, bir an gelecek, hepsi normal gelecek sana...Filmin sonunda Martha kocasının onu hapsettiği gerilim dolu klostrofobik hayattan kaçmaya çalışırken kaza yapıyor ve felç oluyor. Böylece onu tüm sosyal hayatından koparan kocasının eline düşüyor yeniden...Bütün bu malzeme, Fassbinderin elinde grotesk bir drama dönüşüyor, barok mekanlar eşliğinde....

 En son  
 yazılar
bottom of page