top of page

Suyun Yokluğu

2012

Suyun yokluğunu düşününce diğer tüm şeyler nasıl da anlamsızlaşıyor. Suyla ilk karşılaşmamı hatırlamıyorum bile. Ben suyun kaprissiz olduğu bir coğrafyaya doğdum çünkü. Susuzluktan gözlerim kurumadı hiç. O yüzden suyla ilk karşılaşmamı hatırlamıyorum. Beni yıkadılar mı doğunca? Suyla olan ilişkimiz, ne kadar da temel şeylere dayanıyor. Doğunca suyla yıkanıyoruz: sudan geliyoruz zaten. Ölünce de musalla taşına yatırıp yıkıyorlar bizi. Başımız ve sonumuz hep su.

Bu iki an arasında suyun yanında yaşıyoruz, eğer şanslıysak. Ben şanslıydım. Hep su vardı yanımda. Bugünlerde kendimi bu kadar kaybolmuş ve yersiz hissetmemin sebebi de sudan uzak düşmem mi? Suyla başlayan ve suyla sona eren hayatımızın yine en önemli malzemesi su. Su hep aynı suymuş. Ne kadar varsa o kadar. Asla daha az su olmayacak, ve asla daha fazlası. Bir dinozorun içtiği sudan içiyoruz biz de bugün diyordu birisi. Ne kadar da önemli, kafa açıcı bir bilgi. Bir yıldız tozuyuz hepimiz. Ve hepimiz aynı suyu içtik. Sadece insanlar olarak değil, bu gezegende nefes almış olan tüm canlılar olarak. Bundan daha büyük bir bütünlük hissi var mı? Dün C. internetin öneminden bahsediyordu. Bizi birbirmize bağlayan bir birlik duygusuna gebedir internet diyordu. Haklıydı da. Ama bu internetin icadı mı? Aynı suyu, aynı toprağı kullanan insanların birliğinden daha somut, daha dokunaklı bir şey var mı?

 En son  
 yazılar
bottom of page